Belçika’nın başkenti Brüksel’deki NATO karargahında gerçekleştirilen Olağanüstü Liderler Zirvesi ‘ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönüş yolunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan gündeme dair birçok konuda değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ukrayna-Rusya savaşının başından beri etkin bir diplomasi yürütüyorsunuz. Bu süreçte garantörlük ve arabuluculuk konusu tartışmaya açıldı. Türkiye garantör ülke olacak mı? Garantörlük söz konusu olduğu takdirde Ukrayna ve Rusya şartlarını yerine getirmezse bu Türkiye için bir sorun teşkil eder mi?” sorusuna ise şu sözlerle yanıt verdi:
“Savaşı sonlandırmak için başından itibaren büyük gayretler ortaya koyduk. Bu gayretlerimizi gerek liderler seviyesinde şahsım sürdürdü, gerekse Dışişleri Bakanımız muhataplarıyla birçok görüşme yaptı. Hatta Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarını Antalya’da bir araya getirdi. Ardından bir Moskova ziyaretini, bir Lviv ziyaretini de gerçekleştirdi. Yine bunun dışında Milli Savunma Bakanımın muhataplarıyla yaptığı birçok görüşme oldu. Bunları devam ettiriyorlar. Tabii bütün bunlar garantörlük, bunun dışında arabuluculuk görevini Türkiye’nin yapabileceğinin en güzel örneği oldu.
Burada Rusya ile Ukrayna arasında müzakere edilen 6 başlık var. Ama bu 6 başlığın 6’sını da her iki taraf kabullenmiyor. Özellikle 4 başlık üzerinde bir mutabakat varmış gibi bir durum söz konusu. Bunlardan bir tanesi özellikle bu NATO meselesiyle ilgili. Ukrayna ilk başlarda bu konuya önemle asılıyordu ama daha sonra NATO üyeliğinden çekilebileceğini Zelenskiy ifade etmeye başladı. Bir diğer konu, özellikle Rusya’nın resmi dil olarak kabul edilmesi meselesi. Zelenskiy bunu da kabul etti. Zaten Rusça Ukrayna’nın hemen her yerinde konuşulan bir dil. Bu noktada da bir sorun yok. Bir diğer konu silahsızlanma meselesi. Tabii Ukrayna bir devlet, yani silahsızlanmayı A’dan Z’ye kabul söz konusu değil. Ama bu konu da anlaşılamaz değil. Yani orada da belli tavizlerin verilebileceğini Ukrayna tarafı ifade etti. Dördüncü konu, ki yine Ukrayna’nın da burada bir mutabakatı var; o da bu kolektif güvenlik dedikleri mesele. Bu konuda da Ukrayna olumlu bir yaklaşım ortaya koydu. Ama tabii Ukrayna Kırım ve Donbas konularında bu kadar rahat değil. Donbas meselesinde en sonda güzel bir adım attı, bana göre akıllı bir liderlik diyebiliriz ve “Bu konuda referanduma gitmem gerekir” dedi. Bu konuyla orayı kestiler. Şu anda böyle bir durum var. Kaldı ki Rusya 2014’te Kırım’ı işgal ettiği zaman, biz çok açık, net bu işgale karşı çıkmıştık ve o günden sonra da Putin ile yaptığım her görüşmede bu işgale karşı çıktığımızı hep söylemiştim. Ama o zaman Batı bu işgale bugün olduğu gibi çok açık, net bir tavır koymamıştı. Bu tavrı koymadıkları için işte bugün başımıza bunlar geldi. Tabii Kırım ile beraber Donbas, Donesk, Luhansk vesaire bütün bunlar Kırım’ın adeta bir çarpanı oldu. Ve biz bu konudaki tavrımızı bu şekilde ortaya koyduk. Tabii bu 6 başlığın 4’ü için şu anda Ukrayna tarafından olabilir deniyor ama diğer ikisi hakkında olumlu bir yaklaşım söz konusu değil. Şimdi benim bugün Zelenskiy ile bir görüşmem olacak. Putin ile büyük ihtimalle yine hafta sonu veya hafta başı bir görüşmem olabilir. Bu görüşmelerde de bu NATO’daki görüşmelerin kendileriyle bir müzakeresini, değerlendirmesini yapıp, bundan sonraki sürece yönelik “Artık barış için atılacak adımın mimarı sen olmalısın” demeliyiz. “Buna bir onurlu çıkış yap” demek suretiyle bu işi tatlıya bağlamanın yolunu aramamız lazım.”